“Ne zaman öleceğim?” sorusu internetin en merak edilen ve en sık aratılan başlıklarından biri. Geçmişte bu tür sorulara verilen cevaplar genellikle rastgele çalışan sayaçlara ya da eğlence amaçlı hazırlanan testlere dayanıyordu. Ancak yapay zeka teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte ölüm tarihi tahmini artık çok daha karmaşık veri analizlerine ve davranışsal modellere dayanabiliyor.
Bu alanda öne çıkan platformlardan biri de The Death Clock. Bu dijital sayaç, yalnızca dikkat çekici değil; aynı zamanda yaşam tarzı ve bireysel alışkanlıklar temelinde çalışan bir algoritmaya sahip.
The Death Clock Nedir?
The Death Clock, temel demografik ve yaşam tarzına ilişkin bilgileri analiz ederek kullanıcılara varsayımsal bir ölüm tarihi sunan bir web tabanlı yapay zeka aracıdır. Platform, bu tahminleri istatistiksel modellere ve ölüm oranlarına dayandırarak oluşturuyor. Ancak geliştiricilerinin açıklamalarına göre amaç, kullanıcıları bilinçlendirmek ve yaşam tercihlerine dair farkındalık oluşturmak.
The Death Clock sitesine giriş yaptıktan sonra doğum tarihi, cinsiyet, sigara ve alkol kullanımı, genel moral durumu gibi birkaç soruya cevap vermeniz isteniyor. Bu bilgiler algoritma tarafından analiz ediliyor ve dünya genelindeki kamuya açık yaşam beklentisi verileriyle eşleştiriliyor. Ardından sistem size bir “tahmini ölüm tarihi” sunuyor. Bu tarih saniye bazında geriye sayan bir sayaçla ekranda beliriyor.
Sadece Eğlencelik mi, Yoksa Ciddi Bir Model mi?
The Death Clock, teknik olarak eğlence amaçlı bir araç gibi görünse de ardında temel bazı veri işleme yöntemleri yatıyor. Platformun 2024 yılında yayımlanan güncel sürümünde kullanılan modelin, yaşam beklentisi üzerine oluşturulmuş istatistiksel analizleri temel aldığı belirtiliyor. Ancak şu an için bu sistemin bilimsel bir doğrulukla çalıştığına dair akademik bir yayın ya da resmi belge bulunmuyor.
Diğer yandan 2023 yılında Nature Digital Medicine’da yayımlanan bir çalışmada, farklı bir yapay zeka modelinin sağlık kayıtları üzerinden bireylerin ölüm riskini %78 doğrulukla tahmin edebildiği belirtiliyor. Ancak bu sistemin The Death Clock ile doğrudan bağlantısı bulunmuyor.
Bu nedenle The Death Clock, yapay zeka algoritmalarından ilham alarak oluşturulmuş bir sistem olsa da, bilimsel bir temele dayandığı söylenemez. Algoritmanın nasıl çalıştığına, hangi verilerin nasıl değerlendirildiğine ya da hangi modelleme tekniklerinin kullanıldığına dair açık bir teknik döküm yok.
The Death Clock Nasıl Çalışıyor?
Platformun işleyişi oldukça basit gibi görünse de altında temel istatistiksel eşleştirme yöntemleri yatıyor. Kullanıcıdan alınan doğum tarihi, cinsiyet, alkol-sigara kullanımı, stres seviyesi ve genel moral gibi veriler, ülkelerin yaşam süresi beklentilerine göre bir çerçeveye oturtuluyor. Ancak algoritma şeffaf değil; örneğin moral gibi subjektif bir değişkenin nasıl hesaplandığı veya hangi veri kaynaklarının kullanıldığı açıklanmıyor.
Kullanıcılara sunulan sayaç ekranı, genellikle bireylerde hafif bir farkındalık yaratıyor. Bazı kullanıcılar bu tür sayaçları yaşam tarzlarını değiştirmek için bir motivasyon olarak gördüğünü belirtirken, bazıları yalnızca eğlence amaçlı ziyaret ediyor. Ancak unutulmamalı ki bu tür tahminler kişinin genetik faktörlerini, psikolojik geçmişini veya sosyal çevresini hesaba katmaz. Yani ortaya çıkan sonuçlar ne kadar dikkat çekici olsa da, gerçek bir sağlık değerlendirmesi sunmaz.
Veriler Ne Diyor?
The Death Clock’un internet sitesinde paylaştığı verilere göre, bugüne dek yapılan toplam test sayısı 74 milyonun üzerinde. Test yapanların yaklaşık %64’ü erkek, %32’si kadın. Sigara içme oranları ise erkeklerde %23’ü, kadınlarda %13’ü buluyor. Ortalama beden kitle indeksi (BMI) her iki cinsiyet için de 26 olarak belirtilmiş.
En yoğun kullanıcı trafiği ABD (%39), İngiltere ve Hindistan gibi ülkelerden geliyor. İlginç şekilde, test yapanların en büyük kısmı 16-25 yaş aralığında yer alıyor. Özellikle 16-20 yaş grubunda yaklaşık 22,8 milyon kullanıcı bu testi gerçekleştirmiş. Bu istatistikler, gençlerin bu tür araçlara olan ilgisinin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor
Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?
The Death Clock şu anda eğlenceli bir deneyim sunan bir sayaç gibi görünse de, yapay zekanın bu tarz sistemlerdeki potansiyeli oldukça büyük. Tahmine dayalı algoritmaların gelişmesi, ölüm riski hesaplamalarının sigortacılık, sağlık hizmetleri ve yaşam koçluğu gibi alanlarda daha yaygın kullanılabileceğine işaret ediyor.
Ancak bu tarz tahminlerin etik, psikolojik ve toplumsal boyutları da gündeme geliyor. Gerçek hayatta kullanılabilirliği olan sağlık teknolojileri, denetlenebilirlik ve şeffaflık kriterlerini karşılamak zorunda. The Death Clock gibi platformlar ise bu denetimlerin dışında çalışıyor.
Yine de dijital dünya da ömür sayaçları ilgi çekici bir kategoriye dönüşmüş durumda. Yapay zeka destekli bu sayaçlar, gelecekte daha gelişmiş, güvenilir ve anlamlı analizler sunacak biçimde evrilebilir.
Yapay zekayla ilgili tüm güncellemeleri ve eğitimleri platformumuz aracılığıyla takip edebilirsiniz.
