Birleşik Krallık, birçok ülkenin tarafı olduğu “Yapay Zeka, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Antlaşması”nı imzaladı. Bu konvansiyon yapay zeka teknolojilerinin insan haklarına, demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermeyecek şekilde geliştirilmesini sağlamayı hedefliyor. Ülke yönetimi ayrıca metnin uygulama alanı bulması için “Online Safety Act” başlıklı yasayı da yürürlüğe koydu.
Lort Yüksek Şansölyesi Shabana Mahmood, Avrupa Birliği (AB), Avustralya, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin taraf olduğu antlaşmaya Birleşik Krallık’ın da imza attığını açıkladı. “Yapay zeka, kamu hizmetlerinin etkinliğini ve duyarlılığını köklü bir şekilde artırma kapasitesine sahip. Aynı zamanda ekonomik büyümeyi hızlandırabilir” şeklinde konuşan Mahmood; bu süreç içerisinde yapay zekanın insanları değil, insanların yapay zekayı şekillendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Ülke yönetimi ayrıca anlaşma onaylandıktan sonra gerekliliklerin sorunsuz bir şekilde uygulanmasını sağlamak için yerel düzenleyiciler, devredilmiş yönetimler ve yerel yetkililerle yakın iş birliği yapma sözü verdi.
Antlaşmanın Güçlü ve Zayıf Yönleri Mevcut
Söz konusu Yapay Zekâ Antlaşması yapay zeka sistemlerinin avantajlarını ön plana çıkartırken, bu sistemlerin neden olduğu yanlış bilgi yayılması, algoritmik önyargı ve mahremiyetin ihlali gibi sorunların bertaraf edilmesi adına düzenlendi. Bu konvansiyon sayesinde yapay zeka algoritmalarının neden olduğu insan hakları ihlallerinin engellenmesi, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri koruma altına alınması amaçlanıyor. Metni imzalayan ülkeler, kendi topraklarında geliştirilen yapay zeka teknolojileri üzerinde bahsi geçen bu hedefe uygun şekilde çalışılacağını taahhüt ediyor.
Antlaşma hakkındaki en büyük soru işareti ise, hükümlerin özel sektör oyuncularına nasıl uygulanacağı konusu. Nitekim metinde, taraf ülkelerin yerel mevzuatlarının mı yoksa antlaşma hükümlerinin kendilerinin mi öncelikli uygulama alanı bulacağına yönelik herhangi bir hüküm yer almıyor. Ayrıca, düzgün bir şikayet mekanizmasına yer verilmediği gibi, belirlenen kurallara uyulmaması konusunda nasıl yaptırımların uygulama alanı bulacağına yönelik açık bir hüküm de bulunmuyor. Bütün bu eksiklikler, söz konusu konvansiyon yapay zekanın gelişimindeki asıl aktörler olan uluslararası özel şirketlere uygulanmasını sorunlu hale getiriyor.
Uluslararası Yapay Zeka Antlaşmalarının Önemi Giderek Artıyor
Yapay zeka sistemleri her ne kadar insanların günlük hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik sistemler olsalar da, önyargılı sistemlerin ortaya çıkması demokrasi ve insan hakları açısından ciddi tehditleri de beraberinde getiriyor. Bu durum, devletlerin ve uluslararası kuruluşların yapay zeka sistemlerinin gelişim aşamalarını denetlemelerini ve bu sürecin hukuki boyutunun düzenlenmesini insanlığın geleceği açısından çok daha hayati hale getiriyor. Her ne kadar yapay zeka sistemlerinin geliştirilmesinin belirli yasalara bağlanması süreci istenilen hızla ilerlemese de; Yapay Zeka, İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Çerçeve Antlaşması’nın iyi bir başlangıç olabileceği kabul ediliyor.
İlginizi Çekebilir: Microsoft ve OpenAI, Bir Yapay Zekâ İmparatorluğu İnşa Ediyor
Bütün bunlar göz önüne alındığında, yapay zeka gelişim sürecini konu alan uluslararası sözleşmelerin sayısı artacakmış gibi gözüküyor. Gelişmelerden haberdar olmak için takipte kalın, Masqot ile geleceğinizi değerli kılın.
Masqot sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.