“Makineler insanların zekasıyla yaptıkları işleri benzer şekilde yerine getirebilir mi?” Sorusuyla başlayan yapay zeka çalışmaları, 1950’lerden beri popülerliğini artırarak devam etmiştir. Peki bu teknoloji insan duygularını deneyimleyebilir mi?
Yapay Zeka Nedir ve Nasıl Oluşmuştur?
Yapay zeka kavramının geçmişi, modern bilgisayar bilimi kadar eskidir ve Alan Mathison Turing (1912- 1954) tarafından ortaya atılmıştır. Yapay zeka (YZ), öğrenme, düşünme, algılama ve karar verme gibi insani yetenekleri taklit edebilen ve bazen sistemler oluşturmak için bilgisayar bilimlerinin, matematiğin ve mühendisliğin bir araya gelmesi ile oluşur. Ayrıca bu sistem, düşünceler üzerine tepki üretebilmeli ve bu tepkileri fiziksel olarak dışarıya vurabilmelidir.
İlginizi çekebilir: AI ile İnsan-Robot Etkileşimi: Geleceğin Duygusal Teknolojisi
Duygusal Yapay Zekanın Doğuşu
Yapay zeka sisteminin duygu kıvılcımları beslemesi tahmin ettiğimiz kadar uzak bir gelecekte görünmüyor olabilir. Çünkü bu sistemler artık insanların duygularını ölçme yeteneğine sahipler ve bu şekilde insanları taklit edebiliyorlar. Bu teknoloji, North Carolina ve Maryland Üniversitelerinden araştırmacıların geliştirdiği bir algoritma ile insanların yürüyüş şekilleri ile duygularını %80 oranında analiz edebiliyor. Sağlık sektöründe ise duygusal zekaya sahip olan YZ sistemleri, hastaların duygusal durumlarını analiz ederek, tedavi süreçlerini daha etkili bir şekilde yönetilmesinde yardımcı oluyor. Son günlerde merak uyandıran en büyük soru ise bu teknoloji, insanların yüz ifadelerindeki minik değişimleri ve duygularını da analiz edebilmeyi başarabilecek mi? Bu soruya kesin bir cevap vermek maalesef şu an için erken, fakat yapılacak olan araştırmalarla sonuçları daha net görebileceğiz.
Yapay Zeka ve Duyguların Gelecekteki Toplumsal Rolü
Duygusal YZ sistemleri üzerine çalışmalar devam ediyor ve ortaya, her türlü senaryoda faydalı olabilecekleri kadar gerçekçi dijital insanlar çıkarılacak. Örneğin AI destekli chatboxlar günümüzde geniş bir alanda kullanılıyor. Bu chatboxlar sayesinde kullanıcıların duygusal durumlarını algılayarak, onlara daha uygun tepkiler verebilmelerini mümkün kılıyor. Bu noktada yatıştırıcı bir rol üstelenen chatboxlar müşteri memnuniyetinin artmasını sağlıyor. Bir başka örnek ise, duygusal yapay zekanın eğitimdeki etkisi. Gelecekteki eğitim sistemlerinde öğrencilerin duygu ve durumlarını inceleyerek bireysel ihtiyaçlara uygun şekilde öğrenme deneyimi sunabilir.
Sonuç olarak, AI ve duyguların gelecekteki toplumsal rolü, bireylerin refahını artırma potansiyeli taşıyacak ve oluşabilecek duygusal bağlar ile geleceğin toplumsal yapısını şekillendirecek.
Kaynak : What might happen if AI can feel emotions?
